Ana haber bültenlerinden bir sahne: Çok kalabalık bir spor salonu, muhabirin sevinç gözyaşları döken bazı yaşlılarla ve bazı gençlerle kısa söyleşileri, mesleğini yapabilme ihtimalini kura çeken bir bilgisayara umut olarak bağlamış insanların hisleri… Atanamayan öğretmenlerin hikâyelerine aşinayız. Bin bir zorlukla alınan diplomaların, eğitimci formasyonlarının işe yarar hale gelmesi ve tabi
Çorum’da işsizlik nedeniyle canına kıyan inşaat mühendisi Abdullah Kaan Özbağ anısına… Kapitalist iktidarın en temel özelliği ‘ürettiği ve yönettiği’ krizlerdir. Birçok biçimiyle, nasıl ürettiğinden ziyade, nasıl yönettiğini kavrayabilmek için öncelikle krizin kapitalizme ilişkin içsel bir olgu olduğunu, bu bakımdan doğalında panzehrini de bünyesinde barındırdığını tespit etmek yerinde olur. Krizin diyolojisi:
Çok yazıldı, çizildi. Kimimiz ‘Bu kez giderler’ dedi, kimimiz ‘Rejimi boşuna değiştirmedi’ dedi. Dövizdi, rahipti, ABD idi, enflasyondu, işsizlikti derken zincirleme gündemler uzadı gitti. Her gelişmede hayatımızı, geçimimizi düşündük. Bakmadığımız ürünlerin fiyatına bakar olduk, maaşımızın ne kadar değer kaybettiğini her alışverişte hesaplar olduk. Kriz analizleri devam edecek ancak etkilerini her
Malum, ülkede gidişat kötüleştiğinden beri mühendislerin, mimarların ya da daha bütünlüklü ifade etmek gerekirse beyaz yakalıların yaşamları, gelecekleriyle ilgili dertleri, kaygıları arttı. Bu dertler yalnızca çalışma yaşamındaki sorunlarla ilgili olmaktan çıktı. Çözüm ise, çok yaygın yaşanmasa da yurt dışına yerleşme çabaları olarak kendini gösterdi. Aslında beyaz yakalı camiasında, özelinde mühendis,
Sevgili meslektaşım, Nasılsın? Kendine bu soruyu sormaya pek fırsat bulamadığını bildiğimden ben sorayım istedim. “Eh işte, iş güç… Sabah gidip akşam geliyoruz.” diyen sesin kulaklarımda çınladı. Bütün yoğunluğunun arasında bayram tatili ilaç gibi gelmiş olsa gerek. Hele bir de yaz aylarına denk geldi ya, eğer on günü bağlayabildiysen çoktan düşmüşsündür
İstanbul’un semalarında kapkara ve kocaman bir bulut dolaşıp koca koca dolu parçalarını yağdırdığı sıralarda Makine Mühendisleri Odası’nın twitter hesabından bir tweet atıldı: “Mühendis Asgari Ücret protokolü tek taraflı iptal edildi. Mühendis açlığa mahkum olsun ama Fatih Terim 3,5 M€ kovulma bedeli alsın!!!” Bugüne kadar bu boyutuyla görmediğimiz bir doğa olayının
Peşinen “ben onun olağan halini de biliyorum” dersek, söze fena başlamış sayılmayız. Zira zihninizdeki Babil, karşınızdaki Keçiören metro inşaatı olunca, fen işleri bazen sarmayabiliyor. Sanat tarihi okusaydım keşke demek üzereyken, antik tiyatronun ortasına minare diktiklerini fark ediyorsun, işler iyice karışıyor. Bir elin vince sol yap demek için kalkarken, diğeri Theseus’a
Bilimsel düşünce, insanın tekniğe ihtiyaç duymasıyla – ya da herhangi bir ihtiyacı üzerinden gelişerek – var olmadı, hâlihazırda kendi doğasının bir parçasıydı. Aksi takdirde, dogmatizm karşısında başarıya ulaşması mümkün olmazdı (Bugün evrene Aristo’nun feneriyle değil, Galileo’nun teleskobuyla bakıyoruz). Dolayısıyla, keşif ve icat, her şeyden önce kâşif ile mucidin varlığına koşullu
Soma katliamının, 301 işçinin Soma Holding’e bağlı Eynez kömür ocağında hayatını kaybettiği kara günün 3’üncü yıldönümündeyiz. 13 Mayıs 2014… 301 işçinin 5’i meslektaşlarımız, maden mühendisleriydi. Daha dün gibi geliyor birçoğumuza, Soma’dakiler için, madenci yakınları için zaman geçmiyor, acıları, üzüntüleri azalmıyor, kayıplar geri gelmiyor. Artık tek umutları devam eden ve 20’inci
Çalışma yaşamında mühendis hikayeleri serisi bu kez bir mimar meslektaşımızla devam ediyor. Meslektaşımız 28 yaşında, ODTÜ 2011 yılı mezunu. 1 ay gibi bir kısa bir çalışma süresi dışında 3 senedir işsizim. Çok fazla iş görüşmesi yapmadım aslında. İlk iş yerime 2012 yılında girdim. Arkadaşlarımın çalıştığı bir ofisti. Beni önerdiler, oldu.
Çalışma yaşamında mühendis hikayeleri serisi devam ediyor. Bu kez 28 yaşında kadın bilgisayar mühendisi meslektaşımıza kulak veriyoruz. ‘Belki değişir, düzelir her şey, ümit etmesi bile güzel’ Bilgisayar mühendisiyim. Başka bir deyişle ücretli çalışan, beyaz yakalı işçiyim. Mesleğim birçok farklı alt disiplinden oluşuyor. Ben, AR-GE Yazılım uzmanı pozisyonunda yazılımcı olarak çalışıyorum.
Şehir plancısıyım. Özel sektörde yaklaşık 2.5-3 yıldır çalışıyorum. İş arama sürecinde kafam biraz karışıktı, mesleki anlamda beni geliştirecek bir işte çalışmak istiyordum. Tam da bu yüzden hâlihazırdaki özel planlama bürolarının çalışma yöntemlerinin, tarzlarının ve iş ortamlarının ötesinde bir beklenti içindeydim. Dolayısıyla da istediğim türden bir büroyu araştırmaya başladım. Standart planlama
Taksim’de Haziran İsyanı’nın ardından büyük bir kalabalıkla olmak güzeldi. Kürsüden laiklik vurgusu yapıldığı zaman yüz bini aşkın kişinin ses vermesi, diktatörlüğe karşı cümleler ifade edildiğinde yine yüz binlerin tepkisi sevindirdi her birimizi. CHP’nin çağrısıyla yapılan miting hazırlıkları sürerken, sosyalistler, emek ve meslek örgütleri darbeye, diktatörlüğe, OHAL’e karşı bu buluşmayı gündemine
Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin bir bölümünü inşaat projeleri oluşturuyor. Türkiyeli mühendisler daha yüksek ücretlerle çalışmak, para biriktirebilmek, daha iyi yaşam standartlarına kavuşmak umuduyla yurt dışında çalışmayı tercih ediyor. Rusya da tercih edilen ülkelerden birisi. AKP’nin Rus uçağını düşürmesinin ardından Rusya’nın Türkiye için aldığı ekonomik yaptırım kararları Rusya şantiyelerindeki
Yeni Dünya Düzeni şeklinde tariflenen ve aslen neoliberal siyasetin dümen suyuna göre şekillenen günümüz dünyasında çalışma yaşamının örgütlenişini, sistemlerini, üretim biçimlerini – ve dolayısıyla sanayisini – açıklayabilmek için, – sanayinin makro tarifi olarak – endüstri (industry) ve – günün koşullarına göre sürekli yeniden tariflenen işletme (management) yasalarına göre şekillenen –