İTÜ’nün GDO’yla “Bilimsel” Sınavı – Nihal Kemaloğlu (Akşam)
Spread the love

240 yıllık tarihli üniversitemiz İTÜ, gün geldi çağımızın biyolojik tehditi GDO’ya teslim oldu.

Nasıl mı? İTÜ Rektörlüğü Mersin Limanı’nda ele geçirilen pirinçleri incelerken “siyasi otorite ve piyasa temennisini” göz ardı ederek “GDO’ludur”raporu veren akademisyeni açığa aldı. Çünkü; İTÜ Moleküler Biyoloji-Biyoteknoloji ve Genetik Araştırmalar Merkezi (MOBGAM) laboratuvarlarında yapılan pirinç analizi sonuçları, haftalardır devlet yetkililerinin “bulaşma” iddiasını boşa çıkarmış hatta pirincin kendisinde bir değil iki asli GDO ırkı tespit edilmişti.

Böylesine gelişmiş teknoloji donanımlı merkezlerde incelenen materyalde var olan “GDO varlığını”görmemek ancak halüsinasyon esnasında mümkün olduğundan, İTÜ Rektörlüğümüşküle düşmüş.

Sonra MOBGAM Merkez sorumlusu Doç.Dr.Alper Tunga Akarsubaşı’nın hazırladığı raporu “usül ve kurgu hataları” gerekçesiyle “geçersiz”ilan edip Doç. Dr. Akarsubaşı hakkında soruşturma açmıştı. Herhalde Doç. Akarsubaşı’ya yöneltilen “usül ve hatalar” olmasa, malum pirincin özünde hem ABD hem de dünyada yasak Çin patentli GDO genetiği “şak”diye ortaya çıkmazdı .

İTÜyönetiminin elinin ayağının birbirine karışmasında en büyük etken, Mersin’deki GDO’lu pirinç skandalı ve üç firma yöneticisinin gözaltına alınmasından sonra Başbakan’ın Tarım Bakanı’nı “GDO’lu pirinçle ilgili Üniversite raporuna karşı iyi savunma yapmadıkları” için uyarması ve “İş adamlarını mağdur ettiniz” eleştirisi olmuştu.

Ayrıca Başbakan’ın stratejik ortağımız, ticaret hacmimizi artırmayı hedeflediğimiz ABD ziyareti öncesi “halkı kaçak GDO’lu pirinçle paniğe sevk edecek” bu rapor da nereden çıkmıştı

ABD’yle ticaret hacmi nasıl artardı!

AKŞAM’ın Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya’nın Washington’dan bildirdiği haberde yeni bir ABD/TÜRK İş Konseyi kurulduğunu ve ABD şirketlerinin Türkiye’ye gelmelerinin amaçlandığı, ABD Ticaret Odası’yla bunun alt yapısının oluşturulduğunu öğreniyorduk.

Ülkemize gelecek ABDyatırımı Uzak Asya’da konuşlanmış bilişim-teknoloji şirketleri elbette değildi. ABD’li GAdsız BelgeDO’lu gıda, tarım ve tohum tröst “Büyük Türkiye pazarını”bekleme sabrı tükeniyordu.

İki yıl önce ABD ve Türkiye arasındaki “Ekonomik Ortaklık Komisyonu” toplantısında, “Türkiye eğer ABD taze sebze meyve pazarına girmek istiyorsa GDO’lu ürünlerle ilgili cezalarını hafifletsin” direktifi verilmişti.

ABD’li “dünyada ekolojik tarımı zehirleme ve ele geçirme faaliyetleriyle ünlü” dev GDO’lu tohum tekeli Monsanto’nun “Biodirect” markasıyla Türkiye’de patent başvurusu yaptığı tarihlerde İTÜ yönetiminin tavrı pek anlaşılırdı.

Çünkü üniversitelerimizde “bazı” bilim insanlarının egemen piyasa rasyonelini dışlayan, zamanın GDO’lu tohum genetiğini numunede “gören” etik tavrı, statükocu bir taassup halinde “halkı korku ve paniğe”boğuyordu. Bu durumda üniversitelerimiz “dış ticaret hacmimizi”göz önüne almalı “tröst firmaların ülkemizde pazarlaşmasını”ya da “tohum ve tarım mülkiyetimizi tekellere devreden” sürecin önündeki “bilimsel titizliğine” soruşturma açarak rahatlatmalıydı!

Siz de, eğer devlet “GDO yok” diyorsa yok kabul edin ve bu meseleleri fazla kurcalamayınızdı…


Spread the love