Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası:”Sorumluluğu Sorgulamak: İstanbul’da Sel Felaketi”
Spread the love

Afet; insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen doğal, teknolojik veya insan yapısı kökenli olaylardır. 8 Eylül 2009‘da Trakya ve İstanbul‘da aşırı yağan yağmur bir kaç saat içinde felakete dönüşerek yurttaşlarımızın canına mal oldu. Marmara Bölgesi, 17 Ağustos Depreminden bu yana ilk kez bu boyutta bir felaket yaşadı. 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti‘ne aday olan İstanbul, selle birlikte yaşanan felakete her yönüyle teslim olmuştur.

Ne yazık ki bu felaket ilk defa yaşanmamaktadır. 1995‘te İkitelli‘de hemen hemen aynı olay yaşanmıştır. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı R. Tayyip Erdoğan‘dı ve kalıcı tedbirler alacağını öne sürmüştü. Son 14 yıl içinde hiçbir şeyin iyileşmediği, hatta daha da kötüye gittiği bu afetle bir kez daha görülmüştür. Türkiye‘de, kentleşme sürecinin ve kentsel altyapının bütüncül bir planlama çerçevesinde yapılmadığı, planlara aykırı hareket edildiği, kaçak yapılaşmanın arttığı, imar aflarıyla kentlerimizin sorunlarının içinden çıkılmaz hale getirildiği ve rantsal düşüncenin hâkim olduğu bir dönem yaşanmaktadır.

32 yurttaşın canına mal olan sel felaketi, pek çok iş yerinin yok olmasına yüzlerce konutun su altında kalmasına ve bununla birlikte ekonomik krizin yaşandığı ülkemizde ciddi maddi kayıplara neden olmuştur. Bu kayıpların temel nedeni; sadece aşırı yağan yağmur değil, mühendisliği, bilimi, teknolojiyi kentle buluşturmayan, rantı öne çıkaran neo-liberal politikaların egemen olmasıdır.

Bu hususta asıl sorulması gereken sorular;

Bilim ve teknolojinin hızla geliştiği günümüzde, Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Afet Bilgi Sistemleri neden halen kurulamamış ve hayata geçirilememiştir?

Doğal afetlerin yoğunlukta yaşandığı ülkemizde Afet İşleri Genel Müdürlüğü neden tasfiye edilmektedir?

Afet İşleri Genel Müdürlüğünün kapatılması ile Afet Yönetimi hizmetleri ticarileştirilmekte midir?

Afet ve Acil durum gibi ekonomik, teknik, sosyal, psikolojik boyutların iç içe geçtiği alanlar sigortacılık piyasalarının ve özel işletmelerin kontrolüne mi terk edilmek istenmektedir?

Afet ve acil durum hizmetleri satılır hale getirilmek istenmekte midir?

Afet yönetimi de ekonomik ve siyasi fırsata dönüştürülmeye mi çalışılmaktadır?

Kıyı ve orman alanları ile bitki örtüsünün yok edilişi, su havzalarının ve dere yataklarının daraltılması, rant uğruna imara açılması, yapı yoğunluğu ve betonlaşmanın hızla artması, suyun toprakla buluşmasının engellenmesi, son 14 yılda nüfusunun %50‘ye varan artışıyla birlikte kaçak yapılaşmanın %70‘e dayandığı dünya kenti İstanbul yok edilirken, bu kentin sele teslim olmasında, onlarca insanımızın yaşamını yitirmesinde ve büyük maddi kayıpların yaşanmasında yıllardır ülkeyi ve kentleri yönetenlerin sorumluluğunu sorgulamamız gerekmez mi?

Ya da Başkent Belediye Başkanı‘nın dediği gibi aşırı yağmurlu günlerde üst katlara misafirliğe gitmemiz mi gerekir?

Yaşanan felakette yaşamını yitiren yurttaşlarımızın aile ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

 

TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI 

 EYLÜL 2009


Spread the love