EMO: “AKP Hukuk Devletini Sona Erdirmeye Hazırlanıyor”
Spread the love

Anayasa değişikliği, HSYK seçimleri ve Anayasa Mahkemesi‘nin işlemez duruma getirilmesi süreçlerinin ardından AKP Hükümeti‘nin hazırladığı af tasarısı ile hukuk devletine son noktanın konulacağı ortaya çıkmıştır. Tasarıyla mahkemelerin özelleştirme davalarında verdiği yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının uygulanmaması hüküm altına alınmaktadır. Yani mahkemelerin varlık gerekçesi ortadan kaldırılmaktadır. Kamuoyuna “vergi, sigorta affı” gibi “şirin görünen” söylemlerle duyurulan tasarı, AKP‘nin “kontrolsüz güç” dayatmasının örneği olarak tarihe geçecektir.

 

Elektrik Mühendisleri Odası, referandum sürecinde Anayasa değişikliğine “hayır” demiş; temel gerekçesini de özelleştirme işlemlerindeki yasa ve Anayasa‘ya aykırılıklara karşı yargı denetiminin “yerindelik denetimi” bahanesiyle ortadan kaldırılmak istenmesine dayandırmıştır. Anayasa değişikliğinin ardından iktidar seçim öncesinde kendisini ve yandaşlarını garanti altına alma gayreti içerisinde pervasızlığının boyutunu daha da öteye taşımıştır. Gelinen noktada AKP, demokrasinin gereği olarak seçmenlerden aldığı yürütme yetkisini ideolojik ve partizan bir anlayışla kullanmaktan çekinmediği gibi yasamaya da sirayet eden bu antidemokratik yönetim yetkisiyle yetinmemektedir. Askeri vesayeti kaldırmak, derin devleti yargılamak gibi söylemler ile tabular üzerinden kendisine zemin yaratan ve kendi iktidarının eleştirilmesine tahammülü olmayan AKP iktidarı, yeni tabular yaratmakta, insanların yargı yoluyla haklarını aramasının bile önüne engel oluşturmaktadır.

Halkın vergileriyle kurulmuş kamu varlıklarının özel ellere aktarımı olan özelleştirme karşı çıkılamaz bir tabu haline getirilmiş, özelleştirme uygulamalarındaki yandaş çıkarlarının korunmasına yönelik hukuka aykırı uygulamaları dile getiren, yargıya başvuran kurum ve kuruluşlar yaftalanmıştır. EMO, özelleştirme işlemlerine dava açtığı için terörist bile ilan edilmiş, ayakbağı olmakla suçlanmıştır. Bugün de hukuka aykırı özelleştirmelere ilişkin mahkemelerin verdiği iptal kararlarının uygulanmayacağı ilan edilmektedir. Söz konusu düzenleme ile AKP adeta kendisi ve yandaşları için saltanatlık kurmaktadır.

Özelleştirme işlemlerine ilişkin mahkeme kararıyla ilgili idarenin işlem tesis etmemesini ve açılan davalardan feragat edilmesini öngören maddenin gerekçesinde AKP, çok ulvi niyetlerini de “fiilen geri dönülemeyecek yapının ortaya çıkmış olması”, “özelleştirme gelirinden daha fazla geri alma bedeli ödenme ihtimali ve kamunun daha fazla zarara uğrayacağı”, “ulusal ve uluslararası ticari çevrelerde özelleştirme uygulamalarına olan güvenirlilik” olarak ortaya koymaktadır. Öncelikle gerekçedeki fiilen geri dönülemeyecek yapının oluştuğu iddiası doğru değildir. Doğrusu, AKP‘nin yasaya ve Anayasa‘ya aykırı uygulamalarından geri dönmeye niyeti olmadığı, yandaşlarına sağladığı çıkarları geri almak istemediğidir.

Gerekçede birkaç sermayedara teslim edilmiş olan kamu varlıklarının yargı kararı gereği olarak geri alınmasının yaratacağı mali külfetten söz edilmektedir. Terazinin bir kefesi sermayedarlar lehine doldurulmuş, kamu tarafındaki kefe ise boş bırakılmaktadır. Böyle bir hesabın yapılabilmesi için öncelikle söz konusu şirketlerin yasalara aykırı olarak kamu varlıklarını elinde bulundurduğu dönemde elde ettiği kazançlar hesap edilmelidir. Özelleştirme uygulamalarına yönelik olarak ulusal ve uluslararası çevrelerde güvenin sarsılacağı iddialarına gelince, söz konusu sermaye çevreleri ülkedeki yasaların sanırız ki farkındadırlar, dolayısıyla mali bir riski kendileri bilerek, isteyerek üstlenmişlerdir. Bir yurttaş, kamu düzeni içindeki bir kuralı bilmediği için küçük bir suç işlediğinde, nasıl ki cezasını ödemek zorunda kalıyorsa, sermaye çevreleri de üstlendikleri riske katlanmak zorundadırlar.

Bir örnek üzerinden bu düzenlemenin yol açacağı sonuçları irdeleyelim. Seydişehir Eti Alüminyum Tesisleri Temmuz 2005‘de AKP‘ye yakınlığıyla bilinen Cengiz İnşaat‘a (Ce-Ka) devredilmiştir. Özelleştirme öncesinde Eti Alüminyum‘a elektrik sağlayan Oymapınar HES tesise bağlanarak, bedavaya Ce-Ka‘ya verilmiştir. Danıştay 13. Dairesi 27 Kasım 2007 tarihinde özelleştirme işlemini iptal etmiştir. AKP Hükümeti yargı kararını şirkete tebliğ etmiş, tesisi geri alamadığı için dostlar alışverişte görsün misali yeniden yargıya başvurduğunu açıklamıştır. Yani askeri vesayeti kaldıran, orduya kafa tutan AKP Hükümeti, bir yargı kararının uygulanmasında bir tanecik sermaye sahibine söz geçirememiş, idarenin takdir yetkisini kullanmakla suçladığı yargının kapısını bir kere de ben çalayım demiştir.

Yargı kararı 3 yıldır uygulanamazken, AKP Hükümeti şirket karına kar katsın diye bakın neler yapılmıştır. EPDK kararıyla Ce-Ka şirketi, Oymapınar‘dan yüksek fiyata elektrik satabilsin diye otoprodüktör lisansına sahip olan santralların piyasaya satış hakkı 2009 yılsonuna kadar yüzde 20‘den yüzde 50‘ye çıkarılmıştır. Sadece 1 yıllık kar olanağı da yeterli görünmemiş, kararın geriye dönük olarak 2007 ve 2008 yılını da kapsaması sağlanmıştır.

Şirket söz konusu santralın yatırım maliyetini üstlenmemiş, hazır santrala hiç para ödemeden sahip olmuştur. Şirketin DUY‘daki ortalama satış fiyatı üzerinden ürettiği elektriğin parasal karşılığı hesaplandığında, yalnızca 2 yıl içinde 326 milyon TL (yüzde 50 satış sınırını aşan ve bedeli kamuya aktarılan satış hariç) kazandığı ortaya çıkmaktadır. Hidroelektrik santralları yatırım maliyeti yüksek, ancak yakıt gideri olmayan dolayısıyla işletme maliyeti 0.065 sent gibi oldukça düşük olan santral tipidir. Üstelik Ce-Ka‘nın 2006 ve 2007 yılındaki elektrik üretiminden kazandığı paralar ve Eti Alüminyum tesisiyle ilgili veriler de bu hesaba dahil değildir. Ce-Ka şirketinin Eti Alüminyum Tesisi için ödediği para 305 milyon dolardır. Yani şirket ödediği parayı sadece elektrik satışıyla geri almış bulunmaktadır. Ce-Ka, santral üzerinden sağladığı karları kamuya iade ederse, kamu da şirketin ihalede verdiği 305 milyon doları zaten ödeyebilecektir.

Yok, şirketin kazandığı para da cebine kalsın deniyorsa, o zaman ÖİB‘nin 19 grup HES ihalelerinde toplam 141 megavatlık 52 santral için 432.8 milyon dolar teklif edildiğini, Oymapınar‘ın kurulu gücünün ise 540 megavat olduğunu hatırlatalım. Yani şirketin bedavaya aldığı HES‘in bugünkü ihale sonuçlarına göre değeri 1 milyar 657 milyon dolardır. Ne yazık ki kamu zararının boyutu yalnızca santralın değeriyle sınırlı değildir. Ce-Ka şirketinin sahibi olduğu Oymapınar Santralı, Türkiye‘nin elektrik sisteminin sıkıntıya girdiği 2006 yılında TEİAŞ‘ın yük al talimatına uymamış, elektrik vermeyi reddetmiştir. Sistem çökmüş ve 13 ilimizde 6 saat gibi uzun süren bir kesinti yaşanmıştır. Yani 6 saat boyunca sanayi üretimi durmuş, turizm felç olmuş, insanlar evlerinde karanlıkta kalmıştır. Af tasarısında özelleştirme ile ilgili yargı kararı gereği geri alma işleminin kamuya mali külfet doğuracağını iddia edenler bunun zararını da hesaba katmışlar mıdır?

Hesap ortadadır. Halkın hesabıyla AKP‘nin hesabı birbirini tutmamaktadır. Böyle bir yasal düzenlemenin gündeme getirilmiş olabilmesi dahi derin kaygı ve üzüntü vericidir. Söz konusu düzenleme kabul edilirse, sadece Eti Alüminyum ve Oymapınar gibi kamu varlıkları değil, henüz dava süreçleri sonuçlanmamış, ama şirketlere devir işlemleri yapılmış olan Telekom, elektrik dağıtım kuruluşları, santrallar gibi pek çok özelleştirme işlemi için açılan davalardan alınacak kararların da hükmü kalmayacaktır. AKP, söz konusu düzenlemenin kabul edileceği tarihten geriye dönük olarak yapmış olduğu tüm özelleştirme işlemlerindeki usulsüzlüklerin, yasa ve Anayasa‘ya aykırılıkların üzerine sünger çekecektir. Bu düzenleme, Anayasa‘nın “Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” hükümlerine açıkça aykırıdır. Böyle bir tasarının Meclis‘te görüşülmesi dahi Yüce Divanlık bir suç oluşturacaktır.

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
3 Aralık 2010


Spread the love