Aç Kalınca Elektriği Yersiniz Artık – Melis Alphan (Hürriyet)
Spread the love

KONYA Karapınar’ı gıda güvenliği açısından daha iyi bir yere dönüştürmek için yeni projeler düşünülürken…

Tam da toprak güç bela ıslah edilmişken…
Bulunan bir linyit kömür madeni dev bir termik santral projesini tetikledi.
Bizi yine büyük tehlike bekliyor. Yine suyumuzu, havamızı, gıdamızı tüketecekler, kirletecekler, zehirleyecekler.
Tehlike çok boyutlu, buraya sığacak kadarını sıralayacağım.

1- Burada 1.83 milyar ton linyit rezervi var. Bunu çıkarabilmek için kazılacak toprağın hacmi 11.5 milyar metreküp, ağırlığı 22 milyar ton. Bu kadar çok toprağı çıkaracaksınız, altından madeni alacaksınız. Bu toprak çıkarılıp bir yere yığıldıktan, havalandırıldıktan ve suya maruz bırakıldıktan sonra içindeki kükürt, sülfürik aside dönüşecek. Siz sonradan bu toprağı geri dolduracak ve bunun üzerinde bir şeyler yetişmesini bekleyeceksiniz. El insaf! Davulun derisini parçalayıp sonra da “Bakalım ses çıkıyor mu” diye sopayla vurmaya benzer bu.

2-Buradan çıkarılacak kömürün kalitesi kötü; zayıf, kalitesiz. Nem oranı yüzde 47. Yani, yarısı su. Termik santral bu kömürü yakacak ve yüzde 24’ünü uçucu madde olarak bacadan dışarı atacak. Bu kömürün içindeki kükürt yılda 5 milyon ton sülfürik aside karşılık geliyor. Yani havaya atılacak olan, 330 bin kamyon dolusu asit tankeri. Bu kadar kükürt bacadan atılırsa her yıl Karapınar’da bir sülfürik asit fabrikası çalışıyor gibi olacak.

3-Toprağı 20 metre kazarsanız Karapınar’da ortalama suya ulaşırsınız. Açılacak kazı çukurlarına farklı noktalarda yeraltı suyu hücum edecek. Yani denizaltı madenciliği gibi bir şey yaparak bu kömürü çıkaracaksınız. Hayırlı işler!
Yeraltı suyu Karapınar’da 3 yönlü harekette. Buradan suyu tahliye etmeye başladığınızda, her taraftan su akacak. Ve tüm yeraltı suyu birbirine bağlı. Karapınar’dan suyu çekeyim derseniz Konya havzasının bütün suyunu çekersiniz. Bu suyun hepsini kullansanız bile bu kadar linyiti yakacak olan santralın soğutma suyunu elde etme şansınız yok. Santralın yılda 2.78 milyar metreküp soğutma suyu kullanması gerekiyor. Konya kapalı havzasının tüm yeraltı suyu ise 1.5 milyar metreküp. Yani yarısı.

4-Yeraltı suyunu kullanarak soğutma sağlamak için saniyede 10 litre su verebilecek 8800 adet kuyu çakılması ve pompayla oradan su çekilmesi gerek. Bu kuyular birbirini etkilemesin diye 200’er metre arayla yerleştirilir. 1 kilometrekareye ancak 25 kuyu sığar. Ve yaklaşık 350 kilometrekarelik bir alanda 30 yıl boyunca sürekli yeraltı suyu çekilmesi gerekecek. Ki yetmeyecek.

5-Türkiye’de 51 termik santral var. 2010’da 18.75 milyon ton atık oluştu. Bu atığın ancak yüzde 65’i kül barajlarında depolanabiliyor. Geriye kalanı rüzgâr ile uçuşarak toprağa, suya, gıda zinciriyle birlikte insan vücuduna karışıyor. Karapınar’daki termik santral o kadar büyük olacak ki yılda 13.5 milyon ton külün depolanması gerekecek. Bu oranda külü 10 metre kalınlığında yığdığınız zaman 174 futbol sahası büyüklüğünde kül döküm alanına ihtiyacınız var. Ve her yıl yenisini açmak zorundasınız. 30 yıl boyunca sürecek faaliyetin sonunda 5220 futbol sahası gerekiyor size. Nereden bulacaksınız?

6-Uçucu küller çok daha geniş bir alana yayılacak. 37.3 kilometrekarelik tarım ve yaşam alanı küllerden doğrudan etkilenecek. 60 binlik nüfusu bir yere göndermemiz gerekecek.

7-Karapınar kömür potansiyelini enerji kullanımına açarsanız 1.85 milyar ton sera gazını atmosfere salacaksınız. Birileri iklim değişikliği mi dedi?

8-Konya Kapalı Havzası kuraklığa dayalı bitkilerin gen havuzu. Azıcık yağmur suyuyla yaşayabilen, çöl diye tanımlanan iklim koşulları da ortaya çıksa burada hayatta kalacak endemik bitkiler var. İklim değişikliğinin tetiklediği kuraklaşma ve çölleşmeyi birlikte göğüsleyebileceğimiz silahlar bu bitkiler. Pek çok nehri kurumuş olan Türkiye’yi açlık felaketinden bir nebze esirgeyecek hazineler. Bunların çok iyi korunması, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerekirken siz gidip buğday ambarını ateşe veriyorsunuz. Aç kalınca elektriği yersiniz artık.

(Not: Bu yazıyı TEMA Vakfı’nın “Termik Santral Etkileri Uzman Raporu: Konya-Karapınar” ve Prof. Dr. İsmail Duman’ın verdiği bilgilere dayanarak yazdım.)


Spread the love